SUS şimdi...
Konuşma…
Anlamsızlıklar dolu aramızda…
Anlatamıyorum...!
Anlamak istemiyorsun ya da...!
Boğazımda düğümlenen, sana söylenmesi gereken cümleleri yuttum... Benim kelimelerim seninkinden daha ağır.../…Hazmedemezsin inan...!
UNUT şimdi...
Düşünme...
Bırak kendini bensizliğe...
Cevabını bildiğin soruları sorma bana.. Suçlu arama…
Anladım.. Bu aşk fazla sana.../...Fazla…!
SİL şimdi...
Bitir...
Yaşananların üstüne basıp geç...
Benli hayallerini savur oraya buraya..
Adımı ağzına dolama artık…
Bakma arkana, adımlarını hızlı at.../… yaklaşman zor olsun bana bundan sonra…!
GİT şimdi…
Sevmelerim hep boğazıma düğümleniyor zaten…
Umutlarım hep yasaklar üstüne kurulu..
Hayallerimi yolladım arkandan…/…
Kendime de koyu bir "acı" demledim..En tatsızından..!
Kumbaramda biriken “öfkeleri” harcama zamanı..
Çıkmaz sokakları geride bırakma mücadelesi belki de…!
Yeni sayfalar açma zamanı, silgi kullanmadan adı “mutluluk” olan bir hikaye yazma çabası belkide...!
“Seni Unutmak“ sadece lafta, sadece dilde var…
“Yüreğim” hazır hissetmiyor kendini, bunu kaldırmaya gücü yok bu aralar…!
Sevginle dolup taşan bu yüreği, nefretle dolduramam,
Hep seni düşünen bu beyni, unutmaya zorlayamam,
Ben her şeyi, “sen” gibi kolay harcayamam…!
Zordur sevmelerim,
Nefretlerim gibi…!
Zordur başlangıçlarım,
Bitişlerdeki rolüm gibi..!
Son olarak;
Üzerime giydirdiğin bu “ayrılığın yükü” bana hiç yakışmadı…
Şimdi olmasa da, zamanı geldiğinde çıkarıp atacağıma eminim…!
İşte çıkardığım o vakit sen üzerine “pişmanlığı” geçireceksin…!
Ama unuttuğun bir şey var…
Sen onu, ne şimdi ne de daha sonra, çıkarıp atmayı beceremeyeceksin...!!!